Direnişin simgesi Hasan Tahsin unutulmadı

Hasan Tahsin’in Konak’ta bulunan anıtı önünde düzenlenen programa katılan Lider Dr. Cemil Tugay, “Bu zafer ülkemizi Cumhuriyet’in kuruluşuna götürdü. O nedenle İzmir birinci işgale uğrayan lakin tıpkı vakitte kurtuluş ateşinin birinci yakıldığı kent. Ve kuruluşun kenti olarak ülkemizin gurur kentlerinden biri” dedi.

İzmir’in işgalinin başladığı 15 Mayıs 1919 tarihinde birinci kurşunu atarak direnişin simgesi olan gazeteci Hasan Tahsin, vefatının 105’inci yılında Konak Atatürk Meydanı’ndaki Birinci Kurşun Anıtı önünde merasimle anıldı. Anma merasimine İzmir Büyükşehir Belediye Lideri Dr. Cemil Tugay, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Lideri Dilek Gappi, Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, Karabağlar Belediye Lideri Helil Kınay, Narlıdere Belediye Başkanı Erman Uzun, Bayraklı Belediye Lideri İrfan Önal, CHP İzmir eski milletvekili Atila Sertel ile gazeteciler ve Şehit Gazeteci Hasan Tahsin Ortaokulu öğrencileri katıldı.

Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından İzmir Gazeteciler Cemiyeti Lideri Dilek Gappi tarafından anıta çelenk konuldu.

“Tarihe not düşen bir gazeteci”

Programda konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Lideri Dr. Cemil Tugay, tarihte değerli dönüm noktalarının olduğunu belirterek, “Biz de bugün burada, o dönüm noktasının gerçekleştiği yerde bulunmaktayız. Tarihimize ‘kurtuluşun ve kuruluşun şehri’ olarak geçen bu kentte, işgale karşı direncin birinci kıvılcımını çakan, birinci karşılığını veren Hasan Tahsin’i anmak için bir ortadayız. Yazdığı yazılarla, yaptığı haberlerle tarihe not düşen bir gazetecidir” dedi.

“Ülkemizin tarihinde her vakit hatırlanacak”

Hasan Tahsin’in, İzmir’in işgaline karşı tüm ulusun vicdanında oluşan yansıyı, bir kurşuna döndüren kahraman olduğunu belirten Tugay, “Cumhuriyet’imizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk dört gün sonra 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak Kurtuluş Savaşı’mızı başlattı. O savaşın tahminen başladığı nokta olan İzmir’in liman bölgesi, bu alan Ulusal Caba’nın 9 Eylül’de yeniden burada Hükümet Konağı’na çekilen bayrakla sonuçlandığı yer olarak ülkemiz tarihinde her vakit hatırlanacak. Bu zafer ülkemizi Cumhuriyet’in kuruluşuna götürdü. O nedenle İzmir birinci işgale uğrayan ancak birebir vakitte kurtuluş ateşinin birinci yakıldığı kent. Ve kuruluşun kenti olarak ülkemizin gurur kentlerinden biri oldu. İzmir, özgürlük ve demokrasi uğraşının yapıldığı kent oldu. İşte bu nedenle İzmir, Cumhuriyet’in yıkılmaz kalesidir” diye konuştu.

“İlk kurşun karanlığa sıkıldı”

Hasan Tahsin’in sıktığı birinci kurşunun esarete atıldığını vurgulayan Tugay, kelamlarını şöyle sürdürdü: “İzmirli gazeteciler ulusal bağımsızlık için canını feda eden, Ulusal Mücadele’yi başlatan meslektaşlarının müsaadeden gittikleri için ne kadar gurur duysalar yeridir. Hasan Tahsin birinci kurşunu, karanlığa sıktı. Tıpkı bugün Hasan Tahsin’in müsaadeden giden yiğit gazetecilerin, karanlıkları kalemleriyle aydınlığa çıkarmaya çalışması üzere. Tüm baskılara, sansüre, söz özgürlüğünü cürüm sayan zihniyete karşın gerçekleri yazmaktan, söylemekten korkmayan gazeteciler gibi… Basın, bir ülkenin aydınlığıdır. Demokrasinin ön şartı, özgür bir basına sahip olmaktır. Fakat basın özgürlüğü varsa o ülkede demokrasiden, insan haklarından, laiklikten, özgürlükten kelam edebiliriz. Ne memnun bize ki Cumhuriyet’in kalesi olan kentimizde, bağımsızlığımız ve özgürlüğümüz için Hasan Tahsinlerin müsaadeden yürüyen, gerekirse bunun için bedel ödeyen gazeteciler var. Ülkemizin demokrasi çabasında, fikir ve tabir özgürlüğü için her daim gazetecilerle omuz omuza olmaya devam edeceğiz. Şehit gazeteci Hasan Tahsin’i hürmetle, rahmetle ve minnetle anıyorum. Gerçeklerin peşinde cesurca, Hasan Tahsin üzere korkmadan koşan, özgür basın için çalışan gazetecilere selam olsun.”

“Gazeteci özgürlük için canını verendir”

İzmir Gazeteciler Cemiyeti Lideri Dilek Gappi ise bugünün, bağımsızlığına düşkün jenerasyonlar için eşsiz bir tarih olduğunu vurguladı. Gappi, “Bugün kurtuluşun ve kuruluşun ancak bizler için özgür bir birey olmanın yani faziletli bir insan olmanın yolunun açıldığı tarihtir. Bu yolu kendini feda ederek açan kişinin bir gazeteci olması da bir tesadüf değildir” dedi.

Gazetecilerin toplumun yaşadığı problemlere sırtını dönemeyeceğini anlatan Dilek Gappi, şunları söyledi: “Sadece kanılarıyla değil, sıkıntı vakitlerde ortaya koyduğu aksiyonlarla de gerçek bir aydın olduğunu kanıtlayandır gazeteci. Ve gerektiğinde özgürlük için canını verendir. Bu türlü eşsiz bir miras biz İzmirli gazetecilerin onurudur. Ve birebir vakitte sorumluluğudur. Çoğunluğun ‘Bağımsız gazetecilik öldü’ diye kanıksadığı bir ortamda biz hala umudumuzu koruyor ve uğraş gücü buluyorsak Hasan Tahsin’in mirasını taşıdığımız içindir.”

“Hasan Tahsin üzere susmayacağız”

2023 yılında 94 gazetecinin misyon başındayken hayatını kaybettiğinin, yaklaşık 400 gazetecinin de cezaevine gönderildiğinin Milletlerarası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) tarafından açıkladığını anımsatan Gappi, “Ülkemizde ise 43 gazetecinin cezaevine girdiği kaydedildi. Haberlere, haber sitelerine erişim manileri getiriliyor, televizyonlara, gazetelere milyonlarca liralık cezalar yağdırılıyor. Fakat 105 yıl sonra bizler tıpkı Hasan Tahsin üzere susmayacağız ve durmayacağız. Gerçeklerin peşinden koşmaya, halka gerçekleri ulaştırmaya, topluma ziyan veren her şeyi ortaya çıkarmaya, evraklı habercilik yapmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı